Bugünün kitabı, “Hazine Adası” adlı popüler romanın da yazarı olan Robert Louis Stevenson’a ait Olalla . 19. Yüzyılın ünlü İskoç yazarlarından biri olan yazar, sağlık sorunları nedeniyle hayatının büyük bir kısmını seyahat ederek geçirdi. Bu seyahatler, onun hayatının ve eserlerinin çoğunda etkili oldu. Aslında Olalla da bu eserlerden biri. Bu kısa hikâye, yazarın bir gece gördüğü kâbusu kâğıda dökmesi ile ortaya çıkmış.

  • Yazar: Robert Louis Stevenson
  • Çeviren: Celal Üster
  • Basım: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Modern Klasikler Dizisi 145
  • Sayfa Sayısı :53

KONUSU

Olalla, İspanya’da geçen gotik bir öyküdür. Bir İngiliz subayının, savaş sonrası dinlenmek ve iyileşmek için köklü İspanyol ailenin malikanesine misafir olması ile başlar. Misafir olduğu bu konak, büyük avlusu ile eski İspanyol mimarisinin karakteristik özelliklerini ve artık gücünü yitirmiş soylu bir ailenin izlerini taşır. Hikâyenin neredeyse tamamı bu malikane ve dahil olduğu İspanyol kırsalında geçer.

Subay, ailenin gizemli ancak ihmal edilmiş konağına vardığında üç kişilik aile ile tanışır; biraz dengesiz ancak sıcakkanlı Felipe, gizemli kız kardeşi Olalla ve vahşi anneleri. Subayın bu evdeki tüm ihtiyaçlarını karşılayan Felipe’nin zaman zaman dengesiz davranışlar sergilemesi onu korkutsa da bu kırsalın havasına alışmaya başlar.

İspanyol kırsalının doğal güzelliği ve sessizliği içinde iyileşmeye başlayan Subay, Olalla’dan hoşlanmaya başladığını fark eder. Olalla, sessiz ve gizemli genç bir kadın olarak önce subaydan uzak dursa da zamanla ikilinin arasında bağ güçlenmeye başlar. Subay aile ile yakınlaşmaya başladıkça bazı gariplikler fark etmeye başlar. Felipe’nin dengesiz davranışları bu durumun sadece başlangıcıdır. Asıl sorun evin annesi ve ailesinden miras aldığı hastalıklarıdır.  Kalbinde Olallanın aşkı yükselmeye devam eden subay, kızı bu karanlık geçmişe sahip evden kurtarmak ister. Tabi genç subayın bilmediği şey ise aileye musallat olmuş hastalın Olalla’yı da ele geçirdiğidir.

Bu kısa hikâye, İspanya’nın tarihi ve kültürel öğelerini yansıtırken, aynı zamanda gotik edebiyatın özelliklerini de içerisinde barındırıyor. İnsan doğasının yıkıcılığı ve karakterlerin ilişkileri kitapta çok güzel aktarılmış. Hem konağın karanlık ve gizemli atmosferi hem de karakterlerin aralarındaki dinamikler hikâyenin gerilimini arttırıyor ve okuyucuyu içine çekiyor. Kitabın açık uçlu bitmesi ise subay ve Olalla’nın hayatlarının nasıl devam ettiğini hayal gücümüze bırakıyor.

Alıntılar

‘’İlle de bir şey yapman gerekiyormuş gibi bir duyguya kapılırsın ama ne yapacağını bilemezsin.‘’

‘’Biz tanrının değersiz kulları aşkın mucizesiyle bile olsa birbirimize yakınlaştıysak, bu ruhlarımızdaki ilahi gücün bir yansıması olsa gerek; biz birbirimiz için yaratılmış olmalıyız.‘’

Bunlar da hoşunuza gidebilir

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir